Depremzedeler Susuzluğa Mahkum Edildi!
Hatay Depremzede Derneği Teşebbüsü, “En temel muhtaçlık olan suyun bile ulaşılamayan bir ögeye dönüşmesi bizleri susuzluğa mahkum etti ve hâlâ Hatay genelinde önemli bir su sorunu yaşamaya devam ediyoruz” açıklamasını yaptı. Açıklamada, depremzedelerin problemlerinin tahlili için dernek kurma teşebbüslerinin başlatıldığı duyuruldu.
Hatay’da depremzedeler, problemlerinin çözülmesi için dernek kurma teşebbüslerinin sonuna geldi. Hatay Depremzede Derneği Girişimi’nden yapılan açıklama şöyle:
“13 medeniyete konut sahipliği yapmış, binlerce yıllık kadim bir geleneğe sahip olan hoş memleketimizi yine kurmak, geleceğimize sahip çıkmak için inatla seslerimizi birleştiriyoruz; Hatay için derneğimizi kuruyoruz. Sokak sokak, mahalle mahalle ve ilçe ilçe Hatay’ı tekrar kurmak için yola çıkıyoruz.
Geçmişten günümüze tekraren yıkılıp yine kurulan inatçı bir kentin asi çocuklarının sesleri dolaşacak memleketin sokaklarında. Hatay halkı olarak doğal bir afetin nasıl da büyük bir felakete dönüştürüldüğünü birinci andan bugüne kadar gördük görüyoruz yaşıyor hissediyoruz!
Yaşadığımız zelzele felaketinin akabinde canlarımızı konutumuzu işimizi ve toplumsal yaşantımızı kaybettiğimiz yetmiyormuş üzere peşi sıra gelen meselelerle boğuşmak zorunda bırakıldık. Felaketin yaşandığı andan itibaren muktedirler tarafından yalnız bırakılarak çaresizliğe mahkûm edildik. Birinci vakitlerde yaşadığımız besin suçadır, ısınma üzere problemleri ve daha birçok berbatlığı unutmuyoruz. Ne enkaz altında günlerce bekleyen canlarımızın kurtarılmayı beklemesini ne de ömrü elinden alınmış sevdiklerimizi taşıyacak bir aracın dahi olmayışını unutmuyoruz.
Ayrıca insan onurunun hiçe sayıldığı bir devirden geçenler olarak bu tecrübelerin bize öğrettikleriyle yaşamayı önemsiyoruz. Bu tecrübeleri bize yaşatanların bundan sonra neler yaşatabileceği konusunda çok derin ipuçlarına sahibiz. Dün ve bugün yaşadıklarımız yaşayabileceklerimizin fotoğrafını çiziyor adeta, görebiliyoruz!
“Asbest sorunu doğuyor”
Depremin üzerinden aylar geçmiş olmasına karşın en temel gereksinimlere erişim hâlâ neredeyse imkânsız. Kentteki yıkımlar denetimsiz ve bilimsellikten uzak yapıldığından beraberinde bir asbest sorunu doğuruyor ve hepimizde önemli tasalara yol açıyor. En temel muhtaçlık olan suyun bile ulaşılamayan bir ögeye dönüşmesi bizleri susuzluğa mahkûm etti ve hâlâ Hatay genelinde önemli bir su sorunu yaşamaya devam ediyoruz. Okulların eğitime başlayacakları binalar ile ilgili yapılan incelemelerin yetersizliğinden dolayı yeni periyoda nasıl ve hangi şartlarda başlanacağına dair belirsizlik hala devam ediyor.
Şehri yine ayağa kaldırma kelam konusuyken yapılan çok baştan savma iş öğrencisinden velisi ne memurundan emeklisine kadar hepimizin huzursuz olmasına sebep oluyor. Epey vakit geçmesine karşın hala birçok insanımızın barınacak yeri yok. Bu meselelerle birlikte sayamadığımız birçok sorunu yaşarken hepimizin kulaklarında tıpkı soru çınlıyor. Bundan sonra ne yapmalıyız ki güzelim memleketimizi tekrar inşa edelim? Vakit hepimizin aleyhine işliyor.
Birbirimizin dermanı olmayı birbirimizin yaralarını sarmayı deneyimlediğimiz birinci günden bugüne bu kentin umuduna dair lisanımızdan düşürmediğimiz üç söz hayatı tekrar düşlemenin inancını kattı hepimize; Hatay’ı yine kuralım.”